31 Ekim 2012 Çarşamba

YAKALANDIN İŞTEEE!

Bende kim boşaltıyor bu mendilleri diyordum. Senden şüphelendiğim için özür dilerim Neşempek. Ece kuzusuymuş o yaramaz. Neşempek mi? O bizim su tospamız.
Ben kızınca da hemen yerine koymaya çalışıyor mendilleri. Yaramaz olduğunuz kadar şekersiniz de küçük hanım.

KUZUDAN HABERLER

Ece kızım, akça pakça prensesim, tatlı dillim, ceylan gözlüm, balım, kaymağım, sebebi hayatım, yere göğe sığdıramadığım, en kıymetlim, gözümün nuru fındığım 16 aylık oldu. Allahım uzuuun uzun ömür nasib etsin inşallah ona. En sağlıklısından, en şanslısından, en yaşanılasından. Tonla şey öğrendi yavru kuş. Unutmadan yazalım.
*Söylenilen kelimelerin yüzde yetmişini tekrar edebiliyor.
*Ailedeki herkesi tanıyor artık. Uzun zamandır hemde. Anne, baba, dede, hava(hala), tete(teyze), babaçi(babanne), ennenne(anneanne), cici (cicianne), amca... kimi sorarsan sor hemen gösteriyor.
*Taklit yeteneği fevkaladenin fevkinde. Herşeyin taklidini yapmaya çalışıyor. Akşam babası çeşitli tonlamalarla baba diyor aynısını yapıyor tatlı kuş. Baaaba, babbbbba, baba...gibi
*Kelime dağarcığı çok geniş. Kaga, oku, tanta, kek, keke, düt, dididodu, kaka, aman, hoba, bila, tu, mama, kak,otu, çiş aklıma gelenler. Meali de şöyle; karga, okul, çanta, kek, şeker, süt, iyiki doğdun, kaka, aman, hoppa, pilav, su, mama,kalk,otur,çiş. Daha ne anlama geldiğini keşfedemediğimiz birçok kelime var. Şeker de olduğu gibi rastgele öğreneceğiz ya da o doğrusunu öğrenecek. Bir şeker deyişi varki bitiyorum.
*Eline birden fazla nesne aldığında üç diyor. Üç derken de iki elinin işaret parmaklarını kaldırıyor. Geçenlerde bisküvi istedi bende bir tane alabilirsin dedim. Hemen işaret parmakları kalktı üç, üç diye pazarlık yapıyor benle haspam. İkide anlaştık neyseki:)
*Hala kovaları üst üste dizemiyor. Beni kızdırıyor.
*Hala puzzlelarla arası nane molla. İki parçalı pazılın diğer yarısını gösteriyor arada ama daha tam pekişmedi.
*Bozuk paraları seviyor. Her ne kadar uzak tutmaya çalışsamda cüzdanımı ele geçirince önce kredi kartlarını sağa sola fırlatıp, hemen bozuk paraları alıyor.
*Babasından korkuyor, beni hiiiç tınlamıyor.
*Ayakkabılarına aşık. Daima hepsi salonda orta sehpanın üzerinde. Babası çabuk onları yerine koy diye azarlıyor. Tıpış tıpış kucaklayıp taşıyor dolaba. İki dakika sonra yine geliyor ayakkabılar sehpaya.
*Pilavı, patatesi, abur cuburun her türünü, yumurtayı seviyor, ballı bitki çayına alışmaya çalışıyor, balıktan elektrik alamıyor, süte aşık:)
*Çok iştahsız bir çocuk. Yeni lezzetlere kapalı. İlk kaşığı tadana kadar akla karayı seçiyoruz.
*Gangnam Style desem yeter herhalde. En az 5-6 defa dinliyoruz her gece. Kalça ve bacaklar sabit gövdesini iki yana hızlıca savuruyor. Bir tatlıki yemede yanında yat.
*Herhali güzel her hali sevimli. Küçücük bir insan işte.
*Herşeyi anlıyorum ama konuşamıyorum der ya yabancı bir dili öğrenen insanlar. Kızım tam da o kıvamda. Herşeyi anlıyor. Dün dedesi geldi, kızımı gezdireyim dedi. Bende hava biraz soğuk çıkmasanız iyi olur dedim ve fırçayı yedim tabi. Ne söylediğini anlamasamda hissettim sen karışma anne ben özgür bir kızım dedi. Anladım ben anladım.
*Bizi seviyor. HEM DE NASIL GÜZEL SEVİYOR. Gözleri kısıyor. Elini sevmek istediği yere dokundurup aaayyy diyor. Benim en çok kollarımı seviyor:)
Uykudan yeni kalkmış süzülüyor fındığım. Kıyafetler kuzeninin. Kuzen şimdi 10 yaşında delikanlı.

*Bir bebeği var. Sorumlulukları da var. Adı Ayşe. Ecoş Açe diyor. Ne yerse Açeye de yediriyor. Ana yüreği işte:) Bizde Açeyi seviyoruz. Torun sevgisi bir başka tabi:)))
Devamı gelecek...

Bu yazı biraz hatıra kalsın diye oldu. Okumayın siz isterseniz. Fıstıkıma maşallah deyin sadece.

19 Ekim 2012 Cuma

ORTAK DİKİŞ PROJESİ

Katıldığım ilk projeyi Allaha şükür sonlandırabildim. Bu hafta çok yoğundum aslında. E çok ta acemiyim dikiş konusunda. Bir ara bitiremeyeceğim heralde deyip vazgeçtim. Aslında daha ufak tefek eklemeler yapmak istiyordum ama bir dahaki projeye artık. Model ilk yayınlandığında pek memnun olmamıştım aslında. Ama sonuçtan çok memnun kaldım. Çok beğendim. Ben bluz olarak çalıştım. Elbisesini de yapabilirim her an. O kadar beğendin yani.


ARAYA SIKIŞTIR GİTSİN!

Geçenlerde mailime bir e-posta düştü. Erdil Yaşaroğlu karikatürü. Kira öder gibi ev sahibi olun diyor satıcı adam. Araya da Bebek'te kira ödeyip Beylükdüzünde ev sahibi olun diye küçücük harflerle yazılmış. (karikatürü anlatması da zor oldu:)) Sonra bu resim üzerinde geyik dönmeye başladı. Hayatın ne çok yerinde kullanıyormuşuz oysaki. Reklamlarda olumsuz durumları anlatan sözcükler, alttan ışık hızıyla okunmayacak şekilde geçer, Türkçeden 98 aldığını ballandırarak annesine anlatan öğrenci matematikten 20 aldığını da hızlıca araya sıkıştırıverir, zam dönemlerinde yapılan toplantılarda şirketin ne kadar büyüdüğü, ne kadar gelecek vaadettiği, ne kadar insanı istihdam ettiği uzuuun uzun anlatılırken yüzde beş olan zam oranı araya sıkıştırıverilir. Aşağıdakilerde benim araya sıkıştırdıklarım. Sevgilime her mağazada ne kadar çok indirim olduğunu, 100liralık ayakkabının 40 liraya düştüğünü ballandıra ballandıra anlatırken şu aşağıdakileri de araya sıkıştırıverdim.
 ELFE...Daha evvelden alışveriş yapmadıysanız asla tereddüt etmeyin. Bir günde ulaşıyor elinize. İade etmek istediğinizde de hiç sorun çıkmıyor. Dikiş kalitesi, modelleri, kumaşı süper. Kesinlikle tavsiye ediyorum.


 Leopar deseni sevmeyen ben sever oldum. Nasıl oldu anlamadım. Ama baksanıza şunun güzelliğine yaa.

Bu ikisi pazardan. Çok güzel giysiler var pazarda. Almalara doyamıyor insan.
Geriye tek bir sorun kaldı. Ay sonunda kredi kartı ekstresini nereye sıkıştırıcam. Allahım bitsin şu indirimler. Hayır indirimler bitmezse benim evlilik bitecek, söyliyim.

16 Ekim 2012 Salı

DEPRESYONDAMIYIM NEYİM?

Çok nafileyim sayın blog. Nafile kelime anlamı olarak boşuna, yarasız falan demek herhalde. Hiç sözlüğe bakasım yok şimdi. Ama ben bu anlamda kullanmıyorum. Rahmetli ananem hasta, bitkin, yorgun olduğu zamanlarda kullanırdı. Çok nafileyim evladım derdi. Müdürüm izinli. Acil yetiştirilmesi gereken tonla iş var. Üzerine birde müdürün işleri. Bütün gün tırmala dur. Daha işten çıkmadan ertesi günün stresi basıyor. Kredi kullanılacakmı, ithalat ödemesi zamanında yapılacakmı, masraflara param yetecekmi, muvaffakatnameler alınabilecekmi, ihraç kayıtlıların beyannameleri gelmedi, KDV listeleri kontrol edilmedi, raporlar yetişecekmi... öfff patlıcam artık. Herkesin de işi acil. Bir Allahın kuluda demiyorki, acelesi yok ne zaman elin değerse yap. Herkeste bir panik bir telaş. Sonra eve gidiyorum. Sil süpür, yıka pakla, ye iç. Minikimle ilgilenmek lazım. Karnını doyur, üzerini değiş, oyun oyna. Hasta bir de aksi gibi. Yemek yiyecek dert, altı değişecek dert, şurup içecek dert. O şurupta nedir öyle kardeşim. Bildiğin zehir. İnsafsızlar biraz tatlandırsaydınız ya şu mereti. Yavrucuğumun daha şurup şişesini görünce morali bozuluyor, ağlıyor. Burun spreyi desen ayrı işkence. Hepsini hallettikten sonra bey diyorum iki dakika oyna şu kızımla, dinleneyim biraz. Ama o çok meşgul tabi. İndirilecek tonla film, bitirilecek tonla oyun var. Hiç vakti yok zavallının. Yoksa çok yardım eder bana ama işte napsın eli değmiyor. Kocalar işte hep aynı. Etrafımdaki kadınların hepsi aynı dertten muzdarip. Tembel kocalardan. İki ay önce mutfak çekmecesini açarken kulbu elimde kaldı, tak şunu bey dedim koydum çekmecenin içine. Hala orada duruyor. Hayır arada söylenmeye kalkışıyorum sen taksan ölürmüsün diye fırça yiyorum üstüne birde. 
İşte böyle blog, çok nafileyim. Herkese sarasım var. Tek tesellim hafta sonu İstanbula gidicez. Kız evde kalacak. Bekarlık günlerimizdeki gibi sevgili sevgili takılıcaz. Belki bu esnada çekmecenin kulbunu da taktırabilirim. Malum sevgiliyken han dediğin yere hamam kuruyor bu erkek milleti:) Bu lafta ne demekse. Han yapmak, hamam yapmaktan daha mı kolay yahu?
Bu tatsız yazıyı güzel bir fotoğraf ile süslemeden olmazdı. İşteyim hala. Molada içimi dökeyim dedim:)

15 Ekim 2012 Pazartesi

SANKİ YAZ BİTMEMİŞ GİBİ!

Herkese iyi haftalar. Yaz sonu indirimlerinden bolca faydalandım. Öylesine faydalandımki kredi kartlarım patladı gitti. Ama o kadar uygunki fiyatlar alma da dur. O ayakkabılar, gömlekler, ceketler. Mağazalar yeterince aklımızı çeliyor şimdi birde pazar girdi işin içine. İzindeyken pazara gideyim dedim. Demez olaydım. Şimdi her hafta izin alıp pazara gidesim var. Ne kıyafetler var. Zaralar, H&Mler, Bershkalar. Yok yok. Bir yelek aldım gören bayılıyor. Bende bayıldım. Dolabımın en nadide parçası oldu. Gösteririm yakında.
Yaz bitti. Hatta sonbahar da yarılandı. Ama güneş hala hem bizi hem içimizi ısıtıyor. Güneşi kaçırmadan son yaz kıyafetlerini giyeyim diyorum. İşte son yazlıklar.

Yaz bitmese diyeceğim ama Allahın işine karışılmaz tabi. Şu küresel ısınma mevzularına takık durumdayım zaten. Gelmedi sonbahar yağmurları da.

12 Ekim 2012 Cuma

SHELBY DEN HEDİYE İSTEYEN!

Çok güzel bir bloğu var. Bir çanta sever olarak el emeği çantalarına bayılıyorum. Hediyesi de çanta olunca bende katılayım dedim. 100 izleyiciye ulaşayım bende yapıcam çekiliş. Bu gidişle biraz zor ulaşıcam ama baktım olmuyo düşeriz rakamı biraz:) Hediye süper şansınızı deneyin. Onu istemezseniz bloguna mutlaka bakın,süper. Link burada. Bol şanslar.

 Bakarmısınız şunun güzelliğine.

11 Ekim 2012 Perşembe

KAĞIT KEBABI

Hafta sonu bir arkadaşım geldi. Neredeyse 10 yıldır görüşmüyoruz. Taa üniversiteden arkadaşım. Aynı sınıfta değildik fakat aynı mahallede oturuyorduk. Otobüs durağında tanışmıştık:) İyi arkadaş olmuştuk. Birbirimize yatıya falan gidiyorduk. En son 2003 yılında düğününde görüştük. Dünya tatlısı bir oğlu var. 2 yaşında. Ecoşla oyuncaklar yüzünden biraz kavga etselerde genel olarak iyi anlaştılar. İyiki geldiler. Çok sevindik. Çok memnun olduk. Yaza söz verdik biz gidicez onlara. Karasu da yazlıkları var. Belki oraya gideriz. Gelelim asıl konumuza... Arkadaşıma kağıt kebabı yaptım. İkinci yapışımdı. Oradan buradan aldığım tariflerden bir derleme. Tek bir adres belirtemiyorum o yüzden. Güzel oldu. Kolay ve lezzetli. Buraya yazmadan olmazdı.
Malzemelerde ölçü yok. Yapmak istediğiniz miktara, sevip sevmeme oranınıza göre arttırıp azaltınız efenim.
Malzemeler:
Kuşbaşı dana eti  (koyun da olur belki)
Bezelye
Havuç
Patates
Arpacık soğan
Domates
Kekik
Karabiber
Tuz
Hazırlanışı:
Kuşbaşı doğranmış etleri pişirin. Neredeyse yenebilecek kıvama gelsin. Havuçları küp küp doğrayın. Bezelyelerle birlikte 5-6 dakika haşlayın. Arpacık soğanları soyup ikiye bölün. Bölmesenizde olur aslında. Ama ben böldüm. Patatesleri de küp küp doğrayın. Tavaya biraz zeytinyağ ekleyin. Önce soğanları bir iki dakika çevirin. Sonra havuç, bezelye ve patatesleri ekleyip 5 dakika pişirin. Etleri de ilave edip harmanlayın. Tuzunu eklemeyi de unutmayın. Sebzeler pişmeyecek sadece biraz sotelenecek. Yağlı kağıtlarınızı bir karış genişliğinde kareler şeklinde kesin. Kağıdın üzerine hazırldığınız yemekten 1,5 yemek kaşığı koyun, üzerine küçük küçük doğradığınız domateslerden suyuyla beraber 1 tatlı kaşığı ekleyin, en üstünede çay kaşığının ucuyla kekik ve karabiber ilave edin. Bu miktarı ayarlamak size kalmış aslında. Ne büyüklükte istiyorsanız yapabilirsiniz. Ben fikir olsun diye yazdım. Sonra kağıdınızı yarım ay şeklinde kapatın. Fırın tepsisine dizin. 180 dereceye ayarladığınız fırında 45-50 dakika pişirin. Arada kontrol edin tabi yanmasın. (Ben ilk denemede böyle bir tehlike atlattım. ) İşte bukadar. Afiyet olsun.


ORTAYA KARIŞIK


 Soda-İzmir mandalinası. Nefis oldu tavsiye ederim.
 Minikimin patikleri. Halasının sandığının köşesinde kalmış. Görünce bayıldık kaptık hemen.
Yeni cami. Çok özledim seni İstanbul.

Nutellalı kek. Kolay, nefis ve evdeki malzemelerle:) Tarif buradan.

10 Ekim 2012 Çarşamba

39,9 DERECE

Kuzucuk hasta. Akşam 39,9 derece ateşle başetmek zorunda kaldı. Çok korktuk. Yine de neşesi yerindeydi. Uyandırdık, giysilerini çıkarttık, önüne leğenle su koyduk kaplumbağayı getirdik oynasın diye. Ateşi o kadar yüksek olunca suya pek dokunmak istemedi. Gezindi biraz. Çikolata yedi. 4'e kadar ben baktım sonra babasıyla oturdular. Ben işe gelmek zorundaydım babası kaldı yanında refakatçı. İğne vermişti doktor. Antibiyotik. Yaptırmak istemedik ama kaçışı yok sanırım. Tüm minikler sağlıklı olsun. Allah beterlerinden saklasın inşallah. Çok kıymetlim o benim.
 

4 Ekim 2012 Perşembe

Bİ FİKRİM VAR

Dikiş dersi bloğu tarafından başlatılan bir etkinlik var. Ekim ayı burda dergisinden bir model seçilecek ve etkinliğe katılmak isteyen herkes aynı modeli çalışacak. Bende katılmak istiyorum. Sizde isterseniz link burada. Tatilim bitti evet. Çokta güzel geçti. Anlatıcam.