25 Mayıs 2012 Cuma

ÜRETESİM VAR!

Allahım nedir bu yaratıcılık bugünlerde anlamıyorum. Aklımdaki fikirleri bir görseniz şaşarsınız. Valla tüm modacılar peşimden koşar aman illa gel benle çalış diye. Bu hafta sonu bir kaçını uygulayasım var. İmkanlar dahilinde tabi. Yapabilirsem ve sonuçlardan memenun kalırsam yayınlayacağım Pazartesi günü. Çok heyecanlıyım:)

YAŞASIN CUMA GÜNÜ

Herkes gibi benimde en sevdiğim gün Cuma. Tatille geçirdiğim 2 günlük bir hafta sonu da veriyor işyerim çok şükür. Bu işi en çok bundan seviyorum sanırım. 8 yıldır burdayım bu sebepten:) Şaka şaka daha bir sürü sebep var. Arkadaşlarımı seviyorum, müdürümü seviyorum, işimi seviyorum, sosyal etkinlikleri seviyorum, ofis ortamını seviyorum, bahçeyi seviyorum, 10 dakikada ulaşabilmeyi seviyorum, izin istediğimde alabilmeyi seviyorum. Şaslıyım napalım:) Bazı sabahlar ev hanımı olma arzusu ile uyandığım oluyor ama, bazen. Bugün çok neşeliyim nedense. Bu yakınlarda bir benzin istasyonunun arka bahçesini adam mini bir hayvanat bahçesi yapmış duyduğumuza göre. Aslan, fil, zürafa falan:))))))) Öğlende bir gidip bakalım dedik. Birde "Eniştenin Yeri" nde dondurmalı irmik helvası yer geliriz dedik. Ondan mı neşeliyim acaba diyorum ama yok neşeliyim arkadaş napalım. Eniştenin Yeri mi! Yolunuz Çorluya düşerse Avantaj mağazalarının yanındaki benzin istasyonundaki minik lokantada yemek yemeden geçmeyin. Sadece 12:00-14:00 arası yemek var. Adam bir enginar yapıyo ki hiç bir yerde o kadar güzelini yememişsinizdir iddia ediyorum. İki kızıyla birlikte çalıştırıyor adam lokantayı. Tertemiz. Civardaki tüm fabrikaların müdürleri öğlende orada. Biraz pahalı ama değiyor.
Bu da benden size bir keyif kahvesi olsun. Görümcemle birbirimize anneler günü hediyesi aldık bunları. Çok güzeller değil mi?

EUROVISION

Yarıfinali atlattık şükür. Ben emindim ama son sıraya kalınca eyvah yine mi! demeden duramadım. Artık herkes "Eurovisionu seyretmiyorum. İyi şarkı seçilmiyor, Komşusu çok olan birinci oluyor!" desede ben hala bu yarışmayı seyrediyorum üstüne birde heyecanlanıyorum:) Akşam pek seyredemedik malum kandildi, minik te hastaydı bir yandan. 38 derece ateşle dolaştı yavru kuşum. Yinede neşesi yerindeydi. Norveç'i beğendi kızım. O hasta haliyle minik ellerini kaldırıp ritim tuttu Norveçli abilere. Dua ettik kandil gecesi birinci olalım diye. Bakalım tutarsa:)

 

23 Mayıs 2012 Çarşamba

YAŞASIN YEMEK YEMEK

Geçtiğimiz hafta izindeydim. Yemek içmek ve gezmekle geçti. İzin almaktaki amacım da zaten Eceyle biraz daha uzun vakit geçirmekti. Amacıma ulaştım. Ana kız hemhal* olduk. Kucak kucağa yaşadık bir hafta. Çocuğunun hep yanında olan anneler ne kadar şanslı. Sakın şikayet etmesinler. Ben çok imreniyorum onlara. Kızımla ilk kez bir alışveriş merkezine gittik. Gezdik. Tırtıla bindik. Pasta yedik. Kuzeninin doğum gününe katıldık. Onunla her saniye güzel. Birkaç sofra fotoğrafı koyayım dedim. Malum çalışan insanların haftaiçi kahvaltı imkanı pek yok. Ayaküstü atıştırma yada işyerinde yenen bir tosttan ibaret oluyor kahvaltı bizim için. Tatilin keyfini sürdüm bende.





Miniğim tırtılı çok sevdi. Tatil boyunca bir kaç kez gidip bindik tırtıla. Tatlı yedirmemeye gayret ediyorum ama cheasecake yedik onu da beğendi.

*HEMHAL OLMAK: Birbiri içinde yok olmak, bütünleşmek anlamı. Üniversitedeyken Murathan Mungan'ın bir söyleşisine katılmıştım. Orada öğrenmiştim bu deyimi. Çok hoşuma gitmişti. Kullanırım yeri geldiğinde. Ben seviyorum eski Türkçe ya da Osmanlıca terimleri. Murathan Munganı da severim. 3 Aynalı 40 Oda' sını okuyun tavsiye ederim. 

9 Mayıs 2012 Çarşamba

KIYIKÖY

Dün akşam yemeğini Kıyıköy'de yedik. Çok yakınımızda olmasına rağmen ben ilk defa gittim. Çok beğendim. Yeşillikler içersinde Karadenize bakan küçük bir sahil kasabası. İki yanından kıvrılarak denize akan iki deresi var. Tam ortalarında yemyeşil bir tepede kurulmuş Kıyıköy. Bir doğa harikası. Yine 'yabancılarda olsa cennet yaparlardı biz kıymetini bilemiyoruz' geyiklerine sardık. Hakikaten öyle. Amalfi'den neyi eksik bizim Kıyıköyün. Tamam baktığı sahil Karadeniz belki ama yinede çok güzel. Anladığım kadarıyla halkın geçimi Balıkçılık ve Ormancılık. Birazda turizm. Küçük bir yer olmasına rağmen yol üzerinde pek çok lokanta, pansiyon ve çay bahçesi gördüm. İstanbula çok yakın, bize daha da yakın. Bir çay bahçesi vardı ki manzara şahane. Gideceksin bir hafta sonu erken orada kahvaltı yapacaksın. Enfes olur eminim. Dönerkende balıkçılardan balığını alıp geleceksin eve. Bir iş yemeğiydi malesef o sebeple çok fazla fotoğraf çekemedim. Size tavsiyem bir hafta sonu doldurun çoluk çocuğu arabaya gidin görün Kıyıköyü. Orasını beğenmezseniz yolda içinden geçtiğiniz ormanlara hayran kalacaksınız. Yol üzerindeki dükkanlardan manda yoğurdu ve kaymağı almayı da ihmal etmeyin. Ama çok sıcağa kalmayın. Yazın sahil insandan geçilmiyormuş. Benden söylemesi.




Yemekler enfesti. Kalkan, levrek, pavurya, istavrit... ne bulduysak yedik. Denizden babam çıksa onu da yiyecektik korkarım. Ama pavuryalara üzüldüm sonradan. Bir gıdım et için koskoca hayvanı öldürüryoruz. Değmez bence. Sonradan masamıza gelen canlı pavuryanın etkisi büyük bu fikrin yerleşmesinde.

Güzel bir akşamdı. Tekrarlanması ümidindeyim.