27 Nisan 2012 Cuma

TRAKYADA BAHAR

Her sene böyle güzelmiydi bu bahar, yoksa bu yıl bana ayrı mı güzel geldi çoook beklediğimden. Her yer yemyeşil. Ama sadece yeşil değil, yemyeşil. Neşeli, parlak, heyecanlı, mutlu, deli bir yeşil. Fotoğraflar işyerimizin bahçesinden. Sanmayın ki bakımlı olduğu için güzel. Tarladaki buğdaya bakıyorum o bile ayrı bir güzel bu sene. Bu bölgedeki hava kirliliğini, su kirliliğini düşününce bir de Ilgazlardaki yeşili görmeli diyorum. Zevkten öldürür heralde insanı. Penceremden bakıp bakıp kendimi doğaya atasım geliyor. Bir piknik organizasyonu yapılsın diye gaza getirmeye çalışıyorum milleti. Muvaffak olucam, az kaldı.
 Öğlen yemeğinde çayımızı alıp çıkıyoruz buraya. Nefis.

 Çileklerin arasından açmaya çalışan bir lale. Çileklerimiz minicik ama beyazken bile şeker gibi.

 İşyerinin çardağı. Üretimdeki arkadaşlar kullanıyor gerçi. Biz pek faydalanamıyoruz.


 Topraklar o kadar verimli ki bunca arıtma sistemi olmayan fabrikaya rağmen elinde yerken çekirdeği düşürsen tarla olur. Bu manzaradakilerin tamamı zamanı gelip toplandığında tabağımıza gelecek. Ekili değilmiş gibi görünen alanlar nazlı gelinler ayçiçeklerin. Onlar biraz geç teşrif ediyor. Şu arkada görünen sarılar kanola. Devlet desteğiyle ekiliyor. 4-5 yıl evveline kadar yoktu hiç. Yeni ürünleri Trakyanın. Seviyorum bu memleketi. 12 gün süren bir Karadeniz turuna çıktıydım 10 yıl kadar evvel. Böyle düz alanlara hasret kaldıydım. Ne kadar yeşilde olsa, o güzel bitki örtüsü insanı büyülese de alışmamışız biz dağlara tepelere. Bizim gözümüzün görebildiği yer düz ova. 10-15 günlüğüne tatil yapması güzel ama yaşamak için yine de burayı isterdim ne yalan söyleyeyim.

Pek güzel çekememişim ama bahçenin en güzel ağacı olur kendileri. İki üç hafta sürer bu güzellik hali. O çiçeçklerini açarken bizim de içimiz açılır.

Demirköy(Kırklareli) tarafında bir piknik organize etmek niyetimiz. Gerçekleştirebilirsek müthiş fotoğraflar olacak elimde size göstereceğim.

24 Nisan 2012 Salı

DİŞ BUĞDAYI

Kuzumun 10 aydan beri dört gözle çıkmasını beklediğim dişi sonunda teşrif etti. Minicik bir inci alt sağda belirdi. Dişi beklememin sebebi elbette diş buğdayı meselesi. Anne olmadan evvel pekte ilgilenmediğim ama sonrasında bir hayli araştırdığım bir etkinlik. Bu hafta sonu 23. Nisan tatilini de fırsat bilip diş buğdayımızı yaptık. Çok güzel oldu. Çok eğlendik. Annelerim, ablalarım ve görümcem sağolsunlar bana yemek işini bırakmadılar. Ben sadece pasta, diş kurabiye ve süsleme işleri ile uğraştım. Şeker hamurlu kurabiye meselesini bir hayli araştırmış ve hatta fiyasko ile sonuçlanan bazı tecrübeler yaşamıştım. Neyse ki kızımın kurabiyeleri çok güzel oldu. Meslek seçimin de kuzum kalemi seçti. Artık yazarmı olur, çok okuyup bilim adamımı olur bilinmez. Daha uzun yıllar var önünde karar değiştirme hakkı saklı:)

Menümüz çok kalabalık değildi. Yettide arttı bile.  
Bunlar da meşhur kurabiyelerimiz. 07:30 da başladım kurabiyeleri süslemeye 11:00 de ancak bitirdim. Yaklaşık 40 adet kurabiye vardı oysa ki!

Naçizane pastamız.ECENİN ve ÇIKTI kelimelerini de şeker hamuruyla tek tek yazmaktı niyetim ama sabrım ve zamanım yetmedi.

 Kuzum meslek seçiyor:)

Buğdaydan kolye yapmayı unutmuşuz. Oysaki akşamdan suya koymuştuk buğdayları. 32 adet buğday bir gece evvelden suya koyulup yumuşatılıyor. Sonrada bir ipe dizilip minişin boynuna asılıyormuş. 32 dişi temsilen.  

Adı üstünde diş buğdayı. Buğday pişirilip çeşitli şekillerde misafirlere ikram ediliyor. Tatlı yada tuzlu yapanlar varmış. Niyetim aşure şeklinde sunmaktı misafirlere ama yetiştiremedim. Biraz şekerle tatlandırıp rafya ile süslediğim minik plastik kaplarda ikram ettim. Onları çekmeyi unutmuşum. Buğday tabaklarından birinin içine streç filme sardığım 1 lirayı koydum. Para kime çıkarsa minişime hediye alacaktı. Babannemize çıktı.

Konuklarımızın da benim gibi diş buğdayı konusunda pek bilgisi yok anladığım kadarıyla, herkes elinde bir hediye ile geldi. Oysaki hediye alınmıyordu ama yinede memnun olduk. Teşekkür ederiz herkese. Kuzumun yazlık dolabı da tamamlandı. Bu yazı da bedavaya getirdik anlayacağınız:)

Dişimizi ilk gören de halamızdı. Oda hediyesini verdi kuzuma.

Tüm ritüellerimizi tamamladık. Şimdi ilk adımı bekliyoruz adım çöreği için. Birde doğum günümüz var kutlamak için sabırsızlandığımız. Umarım adım çöreği önce gelir. Doğum gününde yürüsün istiyorum kuzucum. Kısmet artık.
Son olarak konuklarımıza hediye ettiğimiz şeker hamurlu kurabiyelerimiz. Poşetlere koyup rafya ile bağladık. Birde yazı iliştirdik yanına. Çok güzel oldu. Beğenildi.

5 Nisan 2012 Perşembe

BUGÜNKÜ AKSESUARLARIM

Ayakkabılarım son indirimlerden. Çok güzel ama felaket rahatsız. Otururken bile ayaklarım ağrıdı.

4 Nisan 2012 Çarşamba

İPEK HANIMIN ÇİFTLİĞİ

Ben Çorlu da yaşıyorum. Sanayisi çok yoğun bir bölge. Her ne kadar belkide Türkiyenin en verimli toprakları olsa da bu kadar fabrikanın atığı hem suyunu hem toprağını hem de havasını kirletiyor. Dolayısıyla köylü pazarlarına uğramıyorum. Küçük bir yer olduğu için organik pazarlar da kurulmuyor. Ben de İpek Hanımın Çiftliğini duymuştum zaten evvelden. Geçenlerde yine bir blogda karşılaşınca ismiyle, siparişimi verdim. 2 gün içinde elime ulaştı kargom. İlk sipariş heyecanı ile biraz abartmışım. Ama herşey çok taze ve güzeldi. Yer elmaları kütür kütür, kerevizler pancarlar kocaman yapraklı, süt sapsarı kaymak, ısırganlar dalından yeni kopmuş, mercimekler, pirinçler nefis. Ayrıca Pınar hanım çok ilgili bir bayan. Maili ipekhanim@ipekhanim.com Ben çok memnun kaldım. Denemenizi tavsiye ederim.
Bütün hafta sonu bu güzelleri yıkayıp temizlemeye uğraştım. Dediğim gibi biraz abartmışım.

Kaymaklı süt.
Tazecikler.

KUZUMUN KIYAFETLERİ

Bu patikler mi güzel yoksa içinde kuzum olduğu için mi güzel bilemedim. ama ben çok beğendim. Babaannesinden hediye. Taytımız da anneanneden. Hediyelerle geçiniyoruz doğduğundan beri.

Yaşadığınız şehirde KİPA varsa ve sizin de bir bebeğiniz varsa çocuk kıyafetleri reyonuna mutlaka göz atın. Çok güzel şeyler bulabiliyorsunuz bazen. Biz hafta sonu uğradık bu pantolonu aldık fındık hanıma. Yılın moda renkleri ve çiçek desenli. Hem de 5-TL.


OT YEMEKLERİ

Bahar geldi şükür. Her ne kadar dün ortalık karla kaplı olsa da bugün mevsim normallerine döndük. Baharla birlikte envai çeşit ot topraktan fışkırdı. Annem çok iyi bilir yemeklik otları. Ebegömeci, pazı, labada, döngel, gelincik, hindiba, mis otu bunlardan adını hatırladıklarım. Hafta sonu birsürü toplamış getirdi sağolsun. Yemek yaptık, salata yaptık yedik afiyetle. Birkaç haftalık stok ta yaptık hatta. Annem çuvalla topladığı için. Kuzumun çorbalarına da koyuyorum azar azar. Şifa olsun inşallah. Aşağıdakiler akşam yediklerim. Yemeğin içinde bir sürü ot var. Salata ise sadece hindiba ve hardaldan yapılma. Bir gece evvelden de pancar salatası yapmıştım. Afiyetle yedim. Bir de bu otlardan mantı yapıyoruz ki yemede yanında yat. Yapınca onuda koyarım.

2 Nisan 2012 Pazartesi

TRAKYADAN BAHAR MANZARALARI:)

Bahar geldi diye sevinirken sabah gözlerimizi bu manzaraya açtık. Oysaki dün sokakta yanımdan geçen kız sandalet giymişti. Bende ondan cesaret alıp babetlerimi çıkarmIştım bu sabah için. Pembe gömleğimle güzel olacaktı. Olmadı... Ömrümün en uzun kışını geçirdim sanırım bu yıl. Bitmek bilmedi nedense! Oysa ki daha Nisan. Her sene Mayısta geliyor zaten yaz. Bu sabırsızlık niye anlamıyorum.