30 Kasım 2012 Cuma

ECE KIZIM

Ece kızım hergün biraz daha büyüyor, ballanıyor. Çok tatlı, çok akıllı, çok bilmiş, çok güzel. Her anne gibi benim evladımda herşeyin en iyisi:) Napalım ama yaa anneliğin doğası bu. Eskiden, üniversite sınavına girmiş 1 puanla tıp fakültesini kaçırmış onun yerine kıytırık bir okulun önlisans programına ancak yerleştirilmiş! çocuklara sahip annelerin hikayelerini dinleyince bıyık altından güler içimden; "Yapma teyze yaa ufak atta civcivler yesin." derdim. Ama şimdi; "Canım teyzem benim nasılda evladını seviyor, yüceltiyor." diyorum. Bende öyle olucam, garanti. Tarihten bütünlemeye kalırsa hoca kızıma takacak, üniversite sınavında başarısız olursa çok çalıştığından stres yapıp hasta olacak, çok yeyip obez olursa suç troid bezlerinde olacak, yetenek sınavında seçilemezse elbetteki kem gözlerin nazarı değecek. Napalım onlar bizim kıymetlilerimiz. Bizim oğlan tam bir aptal, iki sayfa yazıyı ezberleyemeyip coğrafyadan zayıf almış." ya da "Bu kadar da iradesiz olunmazki! Boğazını tutup 2 kilo veremedi." diyen anne ben hiç görmedim. Bu tür eleştiriler, eşlerden, sevgililerden, öğretmenlerden, kardeşlerden, çocuklardan, gelin, görümce ve bir kısım akrabaü talikattan(!!!annem böyle diyo nasıl yazılıyo bilmem) gelir de anneden gelmez. Benden de gelmeyecek muhakkak. Zeka küpüm, pıtırcığım, ballı lokma tatlımla iyi ve kaliteli zaman geçirebilme peşindeyim hep. Sanırım bazen sıkıcı oluyorum ama napalım eğitim şart. Çocuk bir dile gelse, "Yeter anne ya bıktım şu puzzlelardan, küplerden Pepeyi seyredelim birazda." diyecek ama ne okadar uzun cümle kurabiliyor nede Pepeyi tanıyor şimdilik. 
Geçen gece beni elimden tuttu "kakane" dedi. Makarna istediğini çok sonra anladım. Pişirdik cezvede yedi rahatladı. Üst katta tadilat var. Benim korkak kuzum seslerden felaket tırsıyor. Hep annanesinin yanında duruyormuş yavrum korkudan. Hayvanların sesleri yanında hareketlerinide taklit etmeye başladı. Hem cikcik deyip hem kollarını çırpıyor, hem havhav deyip hem ısırıyor:)
 
Sokaktan topladığımız kuru yaprak ve çiçeklerle bir pano hazırldık. Ecoş verdi ben yapıştırdım. Çam ağacını pek sevmedi. Battığından iğneleri. Şu kırmızı tomurcukları çok sevdi. Yemeğe kalkıştı. Arada görmeden birkaç tane yutmuş olabilir. Endişelerim var. Geçenlerde kakasından mavi bir boncuk çıkmış zira!
İşyerimizdeki tavşan yavruladı bir süre evvel.  Geçen akşam yavrulardan birini bir geceliğine bize götürdüm ecoş sevsin diye. Bayıldı tavşana. Sevilmeyecek gibi değilki minicik baksanıza. Adı Bayram.
 Teyzemler hacca gitti. Buyüzüklerde Ecoşun payına düşenler.
 Poz ver diyorum yerlerde sürünüyor. Hayır istemiyorsan çekme de dimi. Bunu pozmu sanıyor acaba çocuk. Bir doğru düzgün fotoğrafı yok.
    
Arada da resim yapıyoruz parmak boyalarıyla. Üstü başı neyse de halıyı boyamayaydı iyidi.

2 yorum:

hobimiterapimi dedi ki...

aaa Ecoş mu yutmuş boncuğu...amanın...
hahhaa aklıma bi halk tabiri geldi...
büyüyünce söylersiniz ona "yavrum senin b.kunda boncuk bulduk" diye... sevgiler

hayal-et dedi ki...

Babasıda o halk tabirini söyleyip hayırlı evlat olacak kızım benim diyo:)